11 Kasım 2014 Salı

Seyfettin Efendi Günleri: Olağanüstü Maceraları 1 - Yeditepe Canavarı

Seyfettin Efendi Günleri yazı dizimin ilk içeriği ile karşınızdayım. “Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Maceraları 1 - Yeditepe Canavarı” incelemesi bugünkü yazımın konusu. Seyfettin Efendi karakteri, Devrim Kunter tarafından yazılan ve aynı zamanda çizilen bir zehir hafiye, aynı zamanda eski bir askerdir 

Seyfettin Efendi’nin beni kendine çeken önemli özelliklerinden biri hikayelerin geçtiği dönem. Hikayelerin Birinci Dünya Savaşı sonlarında ve Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda geçmesi ve o yılların İstanbul’unu, Anadolu’sunu çizimlerinde ve yazılarında yansıtması çok güzel. Yeditepe Canavarı hikayesinin detaylarına geçmeden önce sanırım biraz “Seyfettin Efendi Kimdir?” bundan bahsetmem uygun olacak.

Seyfettin Efendi, az öncede söylediğim gibi bir hafiye hem de zehir bir hafiye. Okuyanlar onu çok isabetli ve akıl dolu çıkarımlar yaptığı ve fark edilmeyen detayları gördüğü ve yorumladığı için Sherlock Holmes, Hercule Poirot’a benzetse de aslında bence yanılıyorlar çünkü Seyfettin Efendi’nin arkasında dağ gibi esrardaşları yani ekibi var. Osman Paşa tarafından verilen bir gizli görevle İfşa-yi Sırr teşkilatının kurulması Seyfettin Efendi’ye verilir. Bilimin ve aklın sınırlarını zorlayan cinayet vakalarının peşine düşecek olan bu teşkilatta Seyfettin Efendi yalnız değil. Esrardaşları Doktor Aziz, Casus Esat, Mühendis Münevver, Pehlivan İsmail ile beraber vakadan vakaya koşacaklar. Olağanüstü Maceraların birinci cildi Yeditepe Canavarı, Seyfettin Efendi ve dostlarını kısaca tanıyıp fikir sahibi olduğumuz panellerle açılıyor. 

Yeditepe canavarı

Seyfettin Efendi bize giriş panellerinde ne tür bir karakter olduğunu ve esrardaşlarından nasıl yararlanacağının ayak seslerini hissettiriyor. Hikayeden bağımsız olan bu panellerde Seyfettin Efendi karşısındaki minik vakada “Hayalet diye birşey yoktur” diyerek bir bir olayları nasıl çözdüğünü anlatıyor. :) Seyfettin Efendi gerçekçi ve hayalet gibi şeyler olmadığına inanan ve bunu her zaman dile getiren bir kişi. Başında olduğu teşkilat İfşa-yi Sırr ise bilimin ve aklın sınırlarını zorlayan vakalarla uğraşıyor. Böyle bir teşkilatın başında olup bu kararlılığı göstemek ve haklı çıkmak güzel bir şey. Bu noktada dikkatimi çeken bir hususa daha değinmek istiyorum o da çizimlerdeki detaylar. Seyfettin Efendi’nin yaptığı çıkarımları çizgilere sadece bir göz atıp geçmeyen ve dikkatli olarak incelemeyi tercih eden okurlar fark edecektir. Çıkarımlar haricinde pek çok detayı çizimlerde yakalamak mümkün. Belki bu ufak detaylar haricinde, Devrim bey ileride çizeceği hikayelerde özel olarak belirlediği sayıda ve okuyucular tarafından fark edilmesi için çeşitli kilit noktalar koysa ve bir etkinlik yapsa çok da güzel olur. Herkes panelleri didik didik inceler. Çıkarımlar yapar. :) Hatta Seyfettin Efendi evrenine yakışan bir güzellik olur.

Seyfettin efendi saat çıkarımı
Bu panellerde bir güzelliğe dikkat çekmek istiyorum. O da uygulanan çizim tekniği.
3.panelde arkada duran kişi odaklanmış ve ön tarafta Seyfettin Efendi'nin tuttuğu bardak flu çizilmiş.
Aynı şekilde en alttaki panelde de adam flu çizilmiş. Bu çizim tekniği benim çok hoşuma gitti.
Okurken ayrı bir keyif veriyor. Ha bu arada bu panellerde daha sonra Seyfettin Efendi'nin açıkladığı bir de çıkarım var. :)
Konuyu çok dağıtmadan yoluma devam edeyim. Giriş panellerinden sonra asıl hikayemizin içerisine giriyoruz ve gizemli gözüken bir kaçırma eylemine ve daha önceden işlenmiş ve işlenmeye devam eden cinayetlerin varlığına tanıklık ediyoruz. Her bölümün sonu insanı gerçekten müthiş bir meraka sevk ediyor. Seyfettin Efendi ve ekibi İstanbul’un çeşitli camilerinde işlenen cinayetlerin arasındaki bağı çözmeye ve katilin bir sonraki adımını tahmin etmeye çalışırken kendilerini pek çok çıkmazın içinde buluyorlar. Ekip üyelerinden birinin başına gelen bir olay işleri daha da kritik bir hale sokarken, neredeyse bize bu iş bitti dedirtiyor. Sonuçta sonunu beğendiğim bu vakanın bir de bizi merakta bırakan bir durumu var ki sormayın. Onu da yenilerde çıkan “Seyfettin Efendi Olağanüstü Maceraları 2 - Hayırsız Ada” vakasında okuyacağız gibi görünüyor. 

Anlaşılacağı üzere vakalar birbirinden bağımsız devam edecek olsa da genel olaylarda bir devamlılık söz konusu olacak. Dolayısıyla Seyfettin Efendiyi okumaya 1. sayısından başlamanızı tavsiye ederim. Bir de bu seriden bağımsız olan Seyfettin Efendi ve Esrarengiz Hikayeleri, bir sonraki yazımın konusu olacak, adında kısa hikayelerden oluşan bir albüm daha var.

Sonuç olarak Devrim Kunter, Seyfettin Efendi çizgi romanının hem yazarı hem de çizeri olarak, ( hatta hem yayıncısı, hem de dağıtıcısı olarak) bence çok güzel bir işe imza atmış. Ülkemize mis gibi, yepyeni, tüm bilinmezleri ve farklılıklarıyla keşfedilmesi için bana göre önemli bir karakter ve çizgi roman kazandırmış. Herkesi Seyfettin Efendi’yi okumaya davet ediyorum. Bana göre Devrim Bey’in elinde hikayelerin geçtiği dönem itibariyle müthiş bir malzeme var. Bizleri daha ne maceralar bekliyor açıkçası şimdiden meraklanıyorum. Bunlara Seyfettin Efendi’nin ekibindeki karakterlerin geçmişi, birbirleriyle ilk nasıl karşılaştıkları gibi detayları içeren kısa veya uzun olacak bütün hikayeler dahil.

Sıra Sizde:


Siz de Seyfettin Efendi ile alakalı veya Yeditepe Canavarı adlı macerasıyla ilgili olarak yazıma yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Bu şekilde Seyfettin Efendi ile ilgili sizin görüşlerinizi okumuş olur ve güzel tartışmalar yapabiliriz. Yazı dizimin bir sonraki yazısında görüşmek üzere.

Yazı Dizisinin Diğer Yazıları:

Seyfettin Efendi Günleri: Esrarengiz Hikayeleri 1 
Seyfettin Efendi Günleri: Devrim Kunter ile Seyfettin Efendi Üzerine Söyleşi
Seyfettin Efendi Günleri: Olağanüstü Maceraları 2 - Hayırsız Ada 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder