28 Temmuz 2013 Pazar

Mars Yıllıkları - Ray Bradbury

"Biz Dünyalılar, büyük ve güzel şeyleri yıkmak konusunda hünerliyizdir."

Ben bu cümleden çok etkilendim. Böyle bir düşünce ne kadar doğru bir tespit. Gerçekten de  insanoğlu bulunduğu ortama hareket katsa da onu yok etmek konusunda usta. Özellikle günümüz dünyasında, tüketim toplumlarında, hatta tüketim Dünya'sında. Mars Yıllıkları, Mars'ta da olsa bu konularda ne kadar hünerli olabileceğimizi bize gösteriyor. Giriş cümlesi kitaptan... insanoğlunun kendi hırslarını, vurdumduymazlığını, kendini beğenmişliğini, baskılarını, yasaklarını Mars'a bile olsa yanında götüreceğinin bir göstergesi bu kitap. Kısaca ha Dünya'da yaşamışız ha Mars'ta... İnsan her yerde insandır. Pek değişmez.

Kitabın yazarı büyük edebiyat ustası Ray Bradbury. Benim okuduğum kitabın baskısı İthaki Yayınları'ndan ve çevirisi Barış E. Alkım'a ait.


Kitap, pek çok kısa hikayeden oluşuyor. Bu hikayelerde Mars'ta bir uygarlığın olduğunu ve bu uygarlığın gelişmiş seviyede bir uygarlık olduğunu öğreniyoruz. Daha sonra hikayelerde insanoğlu'nun Mars'a seyahatlerini ve sonunda Mars'a yerleşmesini daha sonra da Mars'taki yaşamını ve Mars ile olan ilişkisini anlatıyor.  Her hikayede insanın ayrı bir takıntısını, ayrı bir marifetini, ayrı bir yok ediciliğini, saygısını veya saygısızlığını, ayrı bir özlemini, umudunu okuyoruz.

Bu hikayeler içinde benim en çok beğendiğim, "Ölü Mevsim" adlı hikaye oldu. Bu hikayede bir adam karısıyla birlikte yaşadıkları Mars'ın ıssız bir bölgesine bir sosisçi açar. Bu sosisçi Mars'ta ilktir ve bu yüzden bu işten çok para kazanacaklarını düşünür! Hırs yapar. Çünkü Mars'ta yüz binlerce insan yaşamaktadır ve dahası da yolda Mars'a yerleşmek için gelmektedir. Bu kadar insan ne yiyip ne içecektir!? Ama bu adamın unuttuğu bir şey vardır. Onun gelip yerleştiği yer, binlerce yıldır aslında oraya ait olanlara yani az sayıda yaşayan Marslılara aittir. Ancak adam bunları düşünmez. Aklına bile getirmez. Adamın bu hırsı, isteği onun gözünü adeta kör eder. Çünkü adam bu sosisçiyi açıp işletmeyi ve paralar kazanıp bir servet sahibi olmayı çok istemektedir. Gezegenin asıl sahibi Marslılardan biri, sonunda adama bir mesaj iletmek için gelir. Daha önce de gelmiştir. Ancak adam, Marslıların kendisini oradan atmak, sosisçisini açtırmak istemeyeceğini düşünüp onları tersler, dinlemez, anlamaya çalışmaz. En sonunda elinde bir mesajla gelen Marslı'yı vurup öldürür. Hikayeyi çok uzatmayacağım. Hikayenin sonunu burada anlatmayacağım ama insanoğlunun gözünü mal, mülk, para bürümesinin nelere yol açtığı ve en sonunda aldığı ders niteliğindeki cevabı eminim sizde beğeneceksiniz. Gerçekten çok etkilendiğim bir hikaye oldu.

Bir de oldukça kısa ama oldukça vurucu olan bir diğer etkilendiğim bölüm ise "İsimlerin Koyulması" adlı hikaye oldu. Demir Kasabası, Elektrik Köyü, Çelik Kasabası vs... Sanırım bu kadar bahsetmem, bu hikayede neyin vurgulanmak istediğini az çok anlatacaktır!

Kısaca toplarlamam gerekirse, Mars Yıllıkları güzel bir kitap. İnsanlığı alın Mars'a yerleştirin, olacakları görün. Bunu anlatıyor. İnsanoğlu her yerde insanoğludur.

Bilim-kurgu sevenlerinin mutlaka okuması gereken ve türe yabancı olanların da kolaylıkla okuyabileceği bir kitap. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder